Karar vermek. İngilizcesi "decide". Latince "decidere" kökünden geliyor. Biraz daha incelerseniz "de" ve "cedeare" birleşmesinden, yani fazlalıkları kesmek, ayıklamak anlamında olduğunu görebiliyorsunuz. Etimoloji bilimi her zamanki kadimliğiyle bize karar verme sanatının aslında, gereksizleri kesip atıp kendi doğrumuzu bulma işi olduğunu ne güzel açıklıyor.
Oysaki seçim yapmak insan beyni için en zor fonksiyonlardan biri. Bundan sebep olsa gerek insan yavrusunu kötüye karşı iyiyi, hatalıya karşı doğruyu seçebilsin diye sistematik olarak eğitmeye öğretmeye çalışıp durur ama pek beceremez. Çünkü insanlarlar mantıklı karar veremezler. Nasıl ki burnumuzun dibindeki perspektifin varlığını kavrayıp kağıda yansıtabilmemiz için onbinlerce yıl perspektifsiz resim yapmışsak, günlük hayatta verdiğimiz kararların rasyonel temellere dayanmadığını anlamamız da epey vakit almıştır. Bu konuyu araştıran davranışsal ekonomi günümüzde hala elit üniversitelerde okutulan, toplumun büyük bir çoğunluğun detaylarından haberinin olmadığı bir bilim.
Ganz'lar, Japon'ların Pearl Harbour'u yerle bir edip, Hitler'in hem doğuya hem batıya saldırıp bekle Amerika sıra sana da gelecek dediği 1942'lerin Amerika'sında, başka hiç bir öncelik, dert, tasa yokmuş gibi Pablo adındaki bir adamın Le Réve ismindeki tablosunu gördüklerinde esere kelimenin tam anlamı ile vuruldular ve resmi evlerinin duvarına asabilmek için, 300 dolar ev kirası verdikleri bir dünyada, 2 yıllık kiralarının toplamına denk gelen 7000 doları hiç düşünmeden denkleştirip verdiler.
Zaman içinde uslanmaz bir sanat kolleksiyoncusuna dönüşen Ganz'lar, sadece Pablo Picasso'nun dehasını çok erken keşfetmediler, aynı zamanda Jasper Johns, Robert Rauschenberg, Frank Stella ve Eva Hesse isimli, bugün dahi bir çok insana bir anlam ifade etmeyen çağımızın büyük ressamlarının eserlerindeki dehayı bu sanatçılar henüz kendi dünyalarında bile birer şöhret değilken farkedip, bu ustaların hem eserlerine hem de bu dostluklarına sahip olmayı başardılar.
Victor Ganz 1987 yılında öldüğünde Sally Ganz, muhtemelen miras vergilerini ödeyebilmek için hayat arkadaşı ile topladığı eserlerden sadece 12 tanesini Sotheby's de açık arttırmaya çıkartmak zorunda kaldı ve 48 milyon dolar gelir elde etti. Sally Ganz 1997'de öldüğünde çocukları için veraset intikal vergisi neredeyse %60'lar civarındaydı ve 1941'den beri büyüdükleri apartman dairesinin salonunda asılı olan Le Reve dahil bir çok eseri üzerlerine geçirme şansları çok yoktu. Sally Ganz'ın ölümünü ve mirasının kimlere intikal edeceğini yıllardan beri çok titiz bir şekilde belirleyip ağızlarından sular akarak dünyanın dört bir köşesinden Ganz'ların birinci mirasçısı kızları Kate'e timsah göz yaşları dökerek baş sağlığına gelmeleri çok uzun sürmedi. Kasım 1997'de Christies'de Ganz kolleksiyonu, önce tarihin en büyük kişisel kolleksiyonu olarak sergilenmeye başlandı ve yapılan bir seri açık arttırmayla yaklaşık 128 milyon dolarlık tarihin en büyük tek bir kişiye ait sanat kolleksiyon satışı olarak yeni sahiplerine ulaştı.
Ganz'lar başta Pablo Picasso olmak üzere çok limitli sayıda ressamın eserlerini, bu ressamlar dünya çapında ün kazanmadan çok önce keşfettiler ve ellerinde avuçlarında ne varsa bu eserlere sahip olmak için hiç düşünmeden harcadılar. Hayatları boyunca bir çok müzenin ve sanat kurumunun üst kurullarında yer aldılar ve sanat otoriteleri tarafından, hiç hata yapmayan kolleksiyonerler olarak haklı bir ünvanla hala anılıyorlar.
Ganz kolleksiyonu, satışının gerçekleştiği 1997'ye göre normalize edilmiş satın alma maliyetleri ile 4.9 milyon dolara alınmış ve yaklaşık 206 milyon dolara satılmıştı. Bu arada Ganz'ların 7000 dolara satın aldığı Le Revé daha sonra 140 milyon dolara satılarak dünyanın en pahalı resmi olarak tarihe geçecekti.
Daha sonra Victor ve Sally Ganz'ın kızı Kate anne babasının hikayesini BBC'ye şu şekilde anlatacaktı,
http://youtu.be/ET5pvDI-TOY?t=47m35s
Madem hepimiz insanız ve irrasyonel kararlar almak doğamızda var, umarım hepimiz Ganz'lar kadar zevk sahibi ve şanslı oluruz.
Bonus içerik: Dan Gilbert Surprising Science of Happiness isimli TED konuşması.
Bu yazı iki bölümden oluşmaktadır. Devamını okumak isterseniz buradan devam edebilirsiniz: 140 Milyon Dolarlık Dirsek Sizin Olsaydı Onu Yalayabilir miydiniz ?
Yorumlar
Yorum Gönder